Ömer Tuğrul İnançer'in 10 Nisan 2008 tarihinde Burç FM'de Sadettin Acar'ın sunduğu Seyir Defteri programında yaptığı sohbetin yazıya dönüştürülmüş halidir.
Efendimiz Aleyhisselatuvesselam'ın miracı Kur'an-ı Kerim ayetleriyle sabit olan bir olay, gerçekleşmiş vuku bulmuş bir olay.
Miraç hakkında ayet yoktur derler. Biraz Sure-i Necm'in metninde değil derinliğine dalarlarsa Kur'an'da yoktur diyenler, - Sure-i Necm, İsra değil - Necm'den baksınlar bulurlar. Sidre-i Münteha'nın ne olduğunu nasıl geçildiğini vesaireyi anlarlar o zaman.
Fe kane kabe kavseyni ev edna..
Hala Kur'an'da yoktur diyor. Bu ne, bu ne peki?
Evet. Şimdi efendim önce kısaca bize miraçtan söz etmenizi rica etsek, ondan sonra miracın bize getirilerinden, miracın bize neler getirdiğinden ve miracın bize dönük yüzünden söz edelim dilerseniz.
Miraç kelimesi merdiven, yükselme, uruc etme gibi bir kökten, uruc kökünden geliyor. Yükselme demek. Şimdi maddi midir manevi midir meselesi. Bakın miracın evveli esradır, yani gece yürüyüşü, gece gidişi. Orada kelimelerin doğru manasını bilmek lazım. Abd kelimesi var. Abdiyet kime aittir? Kime abd denir? Yaratılış sebebini anlatan ayeti kerimede "Ben cinleri ve insanları bana kul olsunlar diye yarattım" "Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya'budun" yani abdiyet ruh meal-cesettir. Vefat edince namaz niyaz bitiyor. Tamam bitti iş. E ruh bedene girmeden evvel vardı, bezm-i elest'te kim cevap verdi, Rabbül Alemin'e? Vardı. Ama abd değildik. Yani abd demek ruh meal-ceset.